Mahmud Efendi Hazretleri sadece ilmiyle değil ibadeti ve takvasıyla da Müslümanlara örnek olmuş büyük bir tasavvuf ve ilim önderidir. Onun hayatı, sünnet-i seniyyeye ittibâ, nafile ibadetlere devam ve istikamet üzere bir kulluğun somut örneğidir. Sözüyle olduğu kadar haliyle de insanlara İslam’ı sevdirmiş, yaşantısıyla sayısız kişiyi ilim ve ibadete teşvik etmiştir.
Nafile İbadetlerde ki Sürekliliği ve İstikameti
Mahmud Efendi Hazretleri sadece farz ibadetlerle yetinmemiş teheccüd, işrak, kuşluk, evvâbîn, tahiyyetü’l-mescid, abdest şükür namazı gibi nafile namazları da hayatının bir parçası hâline getirmiştir. Bu konuda öyle hassas davranmıştır ki bir defasında şöyle buyurmuştur:
“Kuşluk namazını terk edeceğine Mahmud ölsün daha iyi!”
Bu söz, onun ibadet azmini ve nafilelere gösterdiği ehemmiyeti açıkça göstermektedir.
Ayrıca pazartesi-perşembe oruçları ve Ramazan’ın son on gününde îtikâf gibi sünnet ibadetlerini hayatı boyunca hiç terk etmemiştir. Hadîs-i şeriflerde geçen nafile ibadetleri, zikirleri ve dua şekillerini bizzat yaşamış aynı zamanda ümmeti bu ibadetlere teşvik etmiştir.
Sünnet-i Seniyyeye Eksiksiz Uyması
Mahmud Efendi Hazretleri’nin Müslümanlar tarafından bu kadar sevilmesinin ve hürmet görmesinin temelinde onun sünnet-i seniyyeye olan bağlılığı yatmaktadır. Yalnızca farzlara değil adeta farz gibi hassasiyet gösterdiği edeplere bile titizlikle uymuş; unutulmuş sünnetleri diriltmiş, toplumda yeniden ihya edilmesine öncülük etmiştir.
Günümüzde Türkiye’de “takva” denildiğinde, “sünnet-i seniyyeye bağlılık” denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri olmasının sebebi budur. Onun hayat tarzı, sünneti merkeze alan bir yaşam anlayışından gelmektedir.
“Ben Yeni Bir Din Mi İcat Ettim?!”
Toplumda zaman zaman Mahmud Efendi Hazretleri’nin cemaatine “Mahmudçular” denilmesi onu son derece üzmüş bu konuda cemaatine bir cuma hutbesinde önemli bir uyarıda bulunarak şunları söylemiştir:
“Mahmudçular diyorlar. Allâh aşkına! Ben yeni bir din mi îcad ettim?! Rasûlüllâh’ın (sallâllâhu aleyhi ve sellem) günlük hayatta tatbik edilen dört bin küsur sünneti vardır. Dördünü terk ettiğimi gören arkamda namaz kılmasın.”
Bu çıkışı onun ne kadar sünnete bağlı ne kadar bid’atlerden uzak, sahih İslam anlayışına sadık bir alim olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Mahmud Efendi Hazretleri modern çağın karmaşasında sünnet çizgisini adeta bir meşale gibi taşıyan; hem ilmiyle hem ibadetiyle hem de takvasıyla milyonlara yön vermiş büyük bir mürşid-i kâmil, ilim adamı ve Allah dostudur. O sadece bir vaiz veya bir hoca değil; aynı zamanda sünnetin yeniden canlanmasına vesile olan bir maneviyat mimarıdır.
Hayatından Dipnotlar
Bir önceki bölümde Mahmud Efendi Hazretleri’nin şeyhi Ali Haydar Efendi’nin mirasını devralarak zorlu dönemde ilim ve irşad faaliyetleriyle birçok talebe yetiştirdiği ve dinî eğitimi yaydığı anlatılmaktadır.
Bir sonraki bölümde ise Mahmud Efendi Hazretleri’nin ilim, zikir ve emr-i bi’l-mârufu birleştirerek bütüncül bir İslam anlayışıyla toplumu ıslah ettiği anlatılmaktadır.
⬅️ Önceki Bölüm – Mahmud Efendinin İlme Verdiği Değer ve Dinî İlimlerin Yayılmasındaki Hizmeti
➡️ Sonraki Bölüm – Mahmud Efendi’nin Şeriat, Tarikat ve Emr-i bi’l-Mâruf Anlayışı

